Yüzyılımızın sonlarına yaklaştığımız şu sıralarda, insanlar arasındaki ilişkiler gittikçe zayıflıyor. “İletişim Çağı” diye adlandırılan zamanımızda, birisinin başka biriyle gerçekten iletişim kurmasının kesinlikle çok zor olduğundan bir çok defa bahsetmiştik.
Tüm iletişim, özellikle insanla olanı, hayatla ilgili faktörlerin değiş tokuşuna dayanır. Bunun aksi basit bir tanışıklıktan öteye geçmez. Neyi değiş tokuş etme kapasitesindeyiz?
Bugün eleştirilerden çokça nasibini alan geleneksel eğitimin bir bölümünü oluşturan eski adetler, bize iyi kitaplar okumamızı ve iyi sohbet yapmamızı öğütlemekteydiler. Buna karşılık okumak ve konuşmak, bugün lüks şeylerdir.
Okunuluyor ama az ve kötü, bu da doğal olarak konuşma şeklimizi etkiliyor. Modem dillerin çoğu, en iyi fikirleri ve duyguları ifade edecek kelimelerden yoksun olan bir fakirleşmeye eğilimlidir; özetle söylersek bu fakirleşme kelimelerin yoksunluğundan değil, bilen ve kelimeleri kullanabilen kişilerin eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Bunun için koyu ve çekici sohbetler gittikçe kısalmakta ve insanlar arasındaki ilişki de azalmaktadır. Dillerde sadece zorunlu kelimeler kullanılmaktadır; hatta yalnız ve hayatta haksızlığa uğrayan, yanlış anlaşılan kişilerdeki saldırganlığı ve şiddeti arttıran kaba, yaralayıcı kelimelere kadar varan ifadeler kullanmaktadır.
Konuşmak, iletişim kurmak için sahip olduğumuz en güzel şekillerden birisi, canlı elementleri birbirimize nakletmede , duygu ve düşüncelerin birbirini etkileme şeklidir. Bununla beraber, yararlı bir konuşma yapmak çok zordur. Bunun nedenini görelim.
Dakikaları aptalca doldurmaksızın konuşmak için söyleyeceğimiz ciddi bir şey , önemli bir şey olması gerekir. Dolu bir ruha ve iç dünyamızın parçasını oluşturana el atmak için uyanık bir dikkate sahip olmak gerekmektedir.
Konuşmak için açık fikirlere sahip olunması ve faydasız tekrar ağına düşülmemesi lazımdır. Ne zaman başlayacağımızı ve söylemek istediğimizi ne zaman bitireceğimizi bilmek gerekmektedir.
Konuşmak için, insanın ne kendi fikirlerinden ne de diğerlerinin fikirlerinden korkmasına gerek vardır. Tam bir konuşma, karşısındaki kişinin nedenlerini dinleyen, fikirlerini korumayı bilen kişiler arasında sağlıklı bir alışverişi sağlar.
Konuşmak için, özellikle dinlemeyi bilmek gerekir. Sadece kendisini dinlemeyi bilen, sadece kendi fikirlerine değer veren, kendi sesine daha çok kulak veren, diğer kişilerin varlığına önem vermeyen ve hatta onları kendi kelimelerini yansıtmak için birer ekran olarak kullanan kişi, asla konuşmayacaktır, asla sağlam bir ilişki kuramayacaktır.
Dinlemeyi bilmek gerekir. Ne dilsiz olmaya ne de içine kapanık olmaya gerek vardır. Tersine iyi dinlemek için, önümüzdeki insana değer vererek biz kendimizi aradığımız gibi bir ilişki arayan kişiyi seçkin özelliğimizi kullanarak dinlemeliyiz.
Dinlemek bir sanattır, dikkat gerektirir, diğerlerinin bize söylediklerini değerlendirmektir, söylenilen şeylerin niye söylendiğini anlamaktır, kelimeleri dinlemek kadar konuşanın gözlerini okumaktır, diyaloğa aktif katılımımızı belirten sessiz jestlerle katkıda bulunmaktır.
Dinlemek, düşündüklerimizle karşılaştırma yapabilmektir ve bu karşılaştırmadan sonra düşünceleremizin tartısını ölçme fırsatını yakalamaktır.
Dinlemek, kabaca müdahale etmeden ve karşıdaki kişiye saygısızlık etmeksizin, uygun zamanda müdahale etmeyi bilmektir. Bize söyledikleri şeyi, konuyu dağıtmadan cevaplamak ve sohbetin anlamı yani bir başlangıcı, ortası ve sonu olması için onu akıllıca bir iplik gibi oluşturmaktır.
Dinlemek anlamaktır, kendimizi anlamaktır ve bu erdemlerden yoksun olan bu dünyada, filozoflar olarak, iyi bir öğrenciye bu kadar faydalı olacak bu kıymetli davranışı yeniden kazanmaktır.
Konuşma yeteneğine sahip olan, diğerlerinin müdahalelerini içtenlikle değiştiren, kendisinden fazla dinleyen, hayatın tüm köşelerinde, tüm dakikalarında hazineler toplamayı bilir. Gözlemi, sabırı, saygıyı ve düşünme yeteneğini geliştirir. Dinlemeyi bilmek, konuşmayı bilmenin en iyi yoludur.
Delia Steinberg GUZMAN
Tags bilmek dinlemek dinlemeyi duygular farkındalık felsefe iletişim ilham insan kişilik psikoloji uyum
Rastgele
Öfke yönetimi üzerine bilgelerden sözler
“Senin bardağını kırdıkları vakit de komşunun bardağı kırıldığı zamanki kadar sakin olmalısın.” Epiktetos …